14 Temmuz 2010 Çarşamba

Kooperatiften aldığım muhasebe ücreti nedeniyle açılan davaya devam edildi

BODRUM 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE

DOSYA NO : 2010/335 E

DAVALI : MEHMET KADRİ KORKMAZ

VEKİLİ : MÜRÜVET YILMAZ  Külcü Sok 55 Bodrum

DAVACI : S.S.GÜMÜŞLÜK BURÇİN KONUT YAPI KOOPERATİFİ

VEKİLİ : AV. MİNE TAŞDEMİR 853 Sok. Çakıroğlu İşhanı Kat: 3 /305 Konak / İzmir

T. KONUSU : Davanın zamanaşımı nedeniyle düşmüş olduğunun nedenleriyle arz edilmesi dileğidir.

12/07/2010 tarihli duruşmada zamanaşımı konusundaki talebimizin verilen ara karalara göre dikkate alınmadığı anlaşılmıştır.

Dava zaman aşımı nedeniyle düşmüştür. Kooperatifler kanunun 98. maddesi yollamasıyla Türk Ticaret Kanununun 309/4 Maddesi: “Mesul olan kimselere karşı tazminat istemek hakkı davacının zararı ve mesul olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran fiilin vukuu tarihinden itibaren beş yıl geçmekle müruruzamana uğrar. Şu kadar ki; bu fiil cezayı müstelzim olup Ceza Kanununa göre müddeti daha uzun müruruzamana tabi bulunuyorsa tazminat davasına da o müruruzaman tatbik olunur.” Şeklindedir ve amir hükümdür.

Dava 14.10.2005 tarihinde açılmıştır. Dava konusu aldığım son muhasebe ücretinin tarihi 30.06.2003 olduğu kabul edilse bile yönetim kurulu olarak duruma vakıf olduktan 2 yıl 3 ay 14 gün sonra açılmıştır. Diyelim ki yönetim kurulunun ihmali oldu ve 3 ay 14 gün gecikti. Gene 2 yıl sonra açılmıştır.

Bu güne kadar bu talepte bulunmayışımın nedeni 27 Haziran 2003 tarihinden bu yana çeşitli tertiplerle aldatılan ve ve şahsıma karşı kışkırtılan üyelerin gerçekleri öğreninceye kadar mücadele etmek, sahtecilere ve görevlerini kötüye kullanan yönetim kurulu üyelerine karşı direnmekti. Ama artık vazgeçtim.

Maalesef 27.06.2003 tarihinde üyeleri aldatmak üzere yönetime gelen ve Osman Nuri Aktaş Başkanlığındaki yönetimin İnşaatlarımızı yapmak için taahhütte bulunan fakat taahhüdünü yapamayan müteahhitle menfaat birliği içine girdiğinin karinelerinden biri “açtığın davadan vazgeçmezsen biz de senin için dava açacağız ve seni zimmet suçuyla suçlayacağız, süründüreceğiz” tehdidi üzerine açılan bu ve benzeri davalardır. Bu tehdit üzerine açılan davalar 3. ASCZ.2005/880 E, 1.ASH.2005/611E (2010/103E), 2005/131E(2010/64E) dosyalar ile eşim, kızım ve benim kooperatiften haksız olarak çıkarılmamız ve sahtecilik yaptığımız şeklindeki şikayetleridir.

Bunları yaparken “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” atasözünü biliyorlardı. Ama menfaat birliği yaptıkları müteahhitin inşaatları bitirmesiyle bu problemlerin de biteceğini umuyorlardı. Fakat müteahhit taahhüdünü her türlü yardımlarına rağmen bitiremedi.

Nihayet yalancının mumu yatsıya kadar yandı. Eşim Kızım ve ben çıkarılma kararlarını iptal ettirdik. Ceza davası beratla sonuçlandı. Sahtecilikle suçlamaları da şu anda Kanun Yararına Bozma talebiyle bakanlığa gönderilmiş durumda.

1.ASH.2005/611 E (2010/103E) , 2005/131 E (2010/64E) davaların da nihayet lehime biteceğini umuyorum.

Nedenine gelince: Bu davayı açan yönetim kurulu üyeleri Kooperatif yönetim kurulu başkanlığını yaparken muhasebeci olarak yaptığım hizmetler karşılığında muhasebeci ücreti, Kooperatif dükkanımı kullandığı için kiraya katkı payı aldığımı, ve büromun telefonunu kooperatif işinde kullandığımız için telefon masrafının faturasıyla birlikte kooperatife yazıldığını biliyorlardı. Bu organizasyonu da OSMAN NURİ AKTAŞ yapmıştı.

Şöyleki: 1994 yılında Kooperatif genel kurulu hesap tetkik koisyonu kurulmasını karara bağlamış. O zaman Osman Nuri Aktaş Kooperatifi idare ediyor ama karısı yönetimde. Karısının yerine kendisi yönetiyor. Hesap tetkik komisyonuna sunulacak raporu hazırlamam için bana iş verdiler.(1995 Nisan) Raporu hazırladım. Sonra Kooperatife bir büro kiraladılar. Telefon almadılar. Bana tasarruf olsun düşüncesiyle az maaş vermek için büroyu muhasebe bürosu olarak kullanabileceğimi söylediler. Bende muhasebe bürosunu açmış oldum ve artık maaş yerine serbest meslek makbuzu kesmeye başladım. (96 Nisan) Kendime telefon aldım.

97 başında ise “sen kendi büronu aç, kooperatif sana kira versin” dediler. Ben de peki dedim. 97 ortalarında tesadüfen kooperatif ortağı oldum. Osman Nuri Aktaş bu tasarrufuma ters tepki verdi.


İTİRAZIMIZIN ESASINA GELİNCE:

Kooperatif yönetim kurulu davayı açarken iddialarının tümünü önceden biliyorlardı. TTK 309 maddesinin şart koştuğu zarar verici olayı öğrendikleri günden itibaren 2 sene içinde dava etmeleri gerekiyordu. Açmadılar. Oysa her sene genel kurulda üyeler bilgilendiriliyordu. Şöyle ki

1997 yılı genel kurul toplantısı 07.02.1998 de yapıldı. Divan Başkanlığını Osman Nuri Aktaş, katip üyeliği Vecihi Olut yaptı.

Tahmini bütçeyi yönetim kurulu üyelerinin talimatı ve talebi üzerine ben yapmıştım. Tahmini bütçede Kira giderleri 240 milyon, haberleşme giderleri 100 milyon, muhasebe giderleri 960 milyon olarak ayrılmıştı.

Seçimler yapıldı,

Yönetim kurulu üyeliğine 1- Burhanettin Türel (Muhasip üye) 2- Vecihi Olut (2. Başkan) 3 – Mehmet Kadri Korkmaz (Başkan) seçildiler

Bu toplantıda muhasebeci olarak yönetime seçilen birisinin muhasebe ücreti alıp alamayacağı konuşuldu. Benimde fikrimi sordular. Ben “olabilir” dedim. O zaman olsun dediler. Tanıklar: Hüdaver Küçük, Hüma Kaplan, Kadir Zünbülcan. Osman Nuri Aktaş divan başkanı olarak tahmini bütçeyi oya sundu oybirliğiyle kabul edildi. Vecihi olut bunları yazdı. (07.02.1998 tarihli genel kurul tutanakları ve hazirun cetveli)

Bu bütçenin nasıl harcanacağından kesinlikle bütün üyelerin haberleri vardı.

1998 yılı genel kurulu 27.06.1999 tarihinde yapıldı. Divan Başkanlığını Ali Saim Yapıcı Katipliği Osman Nuri Aktaş yaptı. Yönetim değişmedi. 1999 yılı Bütçesinde muhasebeye 1.920.000.000.- TL haberleşmeye 200 milyon ayrılmış olduğu görüldü. (27.06.1999 tarihli genel kurul tutanakları ve hazirun cetveli)

Bu bütçenin nasıl harcanacağından kesinlikle bütün üyelerin haberleri vardı.

2000 yılı toplantısı 30.06.2001 de yapıldı. Divan Başkanlığını Osman Nuri Aktaş, Katipliği O. Mithat Olut (Vecihi Olut’un oğlu) yaptı, Yönetim değişmedi. Tahmini bütçede Muhasebeye 1.700.000.000.TL, Kiraya 1.200.000.000.-TL, Haberleşmeye 900 milyon ayrılmıştı. Bilançoda 99 bütçesinin aşılmadığı görüldü. (27.06.1999 tarihli genel kurul tutanakları ve hazirun cetveli) yönetim, bilanço ve gelir gider tabloları ibra edildi. İtiraz eden tutanağa şerh koyan olmadı.

Bu bütçenin nasıl harcanacağından kesinlikle bütün üyelerin haberleri vardı.

2001 yılı toplantısı 23.06.2002 de yapıldı. Divan başkanlığını Said Denizaslanı, Katipliği Kadir Zünbülcan yaptı. 2002 tahmini bütçesinde muhasebe giderlerine 2.000.000.000.TL Haberleşmeye 1.200.000.000.TL Kira gideri olarak 1.800.000.000.- ayrılmıştı. Bilançoda bütçenin aşılmadığı görüldü. (27.06.1999 tarihli genel kurul tutanakları ve hazirun cetveli) yönetim, bilanço ve gelir gider tabloları ibra edildi. İtiraz eden tutanağa şerh koyan olmadı.

Bu bütçenin nasıl harcanacağından kesinlikle bütün üyelerin haberleri vardı.

2002 yılı toplantısı 29.06.2003 tarihinde yapıldı. Divan başkanlığını Ali Saim Yapıcı katipliği M.Salih Argunhan yaptı. Yönetim ve denetim kurulu seçimleri yapıldı. Yönetime Osman Nuri Aktaş, Vecihi Olut, Fikret Haytabay denetime, Mehmet Salih Argunhan Mehmet Kadri Korkmaz seçildiler. 2002 bütçesinin aşılmadığı görüldü. 2003 tahmini bütçesinde muhasebe ücretine…………TL haberleşme giderlerine ………….TL Kira giderlerine ……….TL ayrıldığı görüldü.

Bu bütçenin nasıl harcanacağından kesinlikle bütün üyelerin haberleri vardı.

Ben denetici seçildiğim için kooperatifin muhasebe işlerini bıraktım.

Yukarıdaki açıklamalara Yargıtay kararları ışığında baktığımızda; 1163 sayılı yasanın 98. maddesi yollamasıyla TTK.nun 309. maddesi hükmü uygulanır. Bu durum karşısında mahkemece, davacı kooperatif yetkililerinin eski yönetim kurulu üyesi olan davalının işleminden kaynaklanan zararı tam olarak hangi tarihte öğrendikleri tespit edilerek, bu tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran fiilin vukuu tarihinden beş yıl geçmekle zaman aşımına uğrayacağı gözetilmeden, 11. Hukuk Dairesi 2001/10123 E., 2002/2564 K.

Bütün bu işlemler yani muhasebe ücreti, kiraya katkı ve haberleşme masrafları kooperatifin tasarruf içinde olması için yapılan eylemlerdi ve bu eylemleri başta Osman Nuri Aktaş, Vecihi Olut, Ali Saim Yapıcı, Hüma Kaplan, Hüdaver Küçük, Mehmet Kadri Korkmaz, Kadir Zünbülcan ve tüm üyelerin birlikte verilmiş oldukları karardır. Her genel kurulda tüm giderler bütçelerle üyelere sunulmuş ve bütçeler aşılmamış ve üyeler bilgilendirilmiştir.

Bugün dava açarak kooperatife zarar verici olay olarak gördükleri eylemleri o gün kooperatifin kazancı olarak görmekteydiler. Olayları günü gününe yaşadılar. Zarar verici olayı bilerek yaşadılar. Zarar verenleri de biliyorlardı. O halde zamanın yönetim kurulu üyeleri hakkında her genel kurul toplantısından sonra 2 sene geçmeden zarar verici olay için dava açmaları gerekiyordu. Bunun için genel kuruldan onay almaları zorunluydu.

Her sene zarar verici olayı ve sorumlularını bildikleri halde 2 sene içinde dava açmamış olmaları nedeniyle zararı istemek hakkı 2 senelik zamanaşımı nedeniyle düşmüştür.

Bütün bu olanları yapmış olduğum bir hata veya kooperatife zarar verme şeklinde düşünmüyorum. Nitekim Bodrum 3.Asliye Ceza Mahkemesinin 2005/880 E davasında Ankara’ya Bilirkişilere gönderilen dosyanın incelenmesi sonucunda Emekli Sayıştay denetçileri; Nuray Demirkan, Salih Talu, Erdoğan Adıgüzel yapılan işlemlerde kanuna aykırı herhangi bir işlem ya da kooperatife zarar veren işlem olmadığı kanatiyle rapor düzenlemişlerdir. (Ek Bilirkişi raporu) Benim kooperatife yardım ettiğimi tespit etmişlerdir.

Dava yönetim kurulunun kötü niyetinin açığa çıkmasıdır. Bu davaları halen kendi yaptıkları kanuna aykırı uygulamalar ile müteahhitle yaptıkları menfaat birliğini gizleme çabalarıdır. Bunda da başarılı olmuşlardır. Üyeler hala ne olduğunu anlayamamışlardır.

Maalesef üyeleri aldatma çabası halen devam etmektedir. Bunun en son örneği 20.06.2010 tarihinde yapılan genel kurul toplantısı sürecidir.

Bu süreç 30.12.2009 tarihinde tarafımdan gündeme koyulmasını istediğimiz maddeleri noter kanalıyla bildirerek toplantı istememizle başladı. Yönetim bu isteğimize toplantının baharda yapılacağını bildirdi.

Toplantı 20.06.2010 tarihine planlandı. Gündeme baktığımızda ilavesini istediğimiz konuların gündeme konmadığını görüyoruz. (KK 46/2) (ek gündem)



Aksine gündemde 2003 yılı toplantısını iptal eden mahkeme kararlarına karşı direnme ve genel kurul üyelerini kullanma eylemi içinde olduklarını görüyoruz. (Gündem Madde 7)

Yönetim ve denetim kurulu başkanlarının haklarında sahtecilikten dava açıldığı halde yeniden seçileceklerse genel kurula haklarında dava açıldığını gösteren gündem maddesi konmadığını görüyoruz. (KK 56/3) (Ama kendilerini yeniden seçtiriyorlar)

İnşaatlarla ilgili gündem maddelerinin sadece aldatmaca ve genel kurulu germek üzere kurgulanmış olduğunu görüyoruz. Bu maddelerin ortamı germesinden sonra Kadri Korkmaz hakkında açılan davalar hakkında tartışma açılması gerekirken Kooperatifler Kanununu bilmeyen ortakları gündemdeki yanıltıcı ifadeyle deneticilere yetki veriyorlarmış gibi düşündürerek onay almak üzere tertip düzenlemek. Olayın gerçeğini üyelerin öğrenmelerine imkan vermeden ve konunun kahramanından savunma almadan genel kuruldan istedikleri yönde kararı yazmışlardır.

Mahkemenin bu gündem maddesindeki aldatmacayı görerek davayı reddetmesi gerekir. Çünkü maddenin yazılış şekli tamamen aldatma üzerine kuruludur. Madde “Ortaklardan M.Kadri Korkmaz için açılmış ve devam eden davalar nedeniyle açılmış bulunan davanın takibi için denetim kurulu üyelerine yetki verilmesi” şeklindendir. Bu ifade tamamen aldatmacadır. Denetim kurulu üyeleri zaten yetkilidirler. Oysa Madde metni “Ortaklardan Mehmet Kadri Korkmaz’ın yönetim kurulu başkanlığı sırasında kooperatiften aldığı muhasebe ücreti, kira ve telefon ücretlerinin tazmini için açılan davaların sürdürülüp sürdürülmemesi konusunda karar alınması” şeklinde olmalıydı. Sahtecilikten sanık Osman Nuri Aktaş olayı üyelere açıklama imkanı da vermemiştir.

Bu dava öncelikle müteahitle işbirliği yapan 29.06.2003 tarihinde yönetime seçilmiş Osman Nuri Aktaş, Vecihi Olut, Fikret Haytabay’ın inşaatların kötü yapıldığını ve görevlerini kötüye kullandıklarını şiayetim ve genel kurul toplantısını iptal ettirmek üzere dava açmam üzerine nispet olsun diye açılmıştır. Kooperatifin avukatlığını yapan ve aynı zamanda ortağımız Av. Ali Saim Yapıcı’nın da bu guruba dahil olduğu iptal davasındaki savunmaları sırasında ortaya çıkmıştır. Davanın seyrine baktığımızda yapılan savunmaların kooperatifin lehine olmadığı açıkça görülmektedir.

Bu tertipleriyle iki şekilde fayda elde etmişlerdir. 1- Beni maddi ve manevi bakımlardan yormak,
2- Üyeler nezdinde hakkımda şüphe yaratmak.

Yapmadığımı bildikleri halde hakkımda şikayette bulunarak beni üyeler nezdinde küçük düşürmüşlerdir.


Devam edecek