30 Temmuz 2013 Salı

ALDATMA TOPLANTISINDA ALINAN KARARLARIN İPTALİ İÇİN DAVA AÇILDI


BODRUM 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE

DOSYA NO             : 2013/538 E

DAVACILAR            : 1- Mehmet Kadri Korkmaz          (49399054676)

                              2- Ayşe Semra korkmaz         

                              3- Nihan Korkmaz                

                              4- Zübeyde Yılmaz          

                              5- Ali Yılmaz                   

                              Türkkuyusu Mah. Turgutreis Mah. Keleş Çıkmazı 6/2  Bodrum


Vekili                      : Av. Mürüvet Yılmaz

                              Külcü Sok. 55 Kat: 1 D: 1  Bodrum


DAVALI                  : S.S.Gümüşlük Burçin Konut Yapı Kooperatifi

                             Gümüşlük, Karakaya Köyü, Samanlık Mevkii  Bodrum

                           Haberleşme ADRESİ: Çankaya 1362 Sok. 18/409 Konak-İZMİR



T.KONUSU              : İyi niyet esaslarına aykırı düzenlenmiş toplantıda alınan kararların iptali istemidir.


AÇIKLAMALAR         :


DAVALILARIN İYİ NİYETLİ OLMADIKLARINI KANITLAYAN BELGE: GÜNDEM


Davalılar  yargılamanın uzun sürmesinden yararlanarak kötü niyetlerini sürdürmektedirler. Yöneticilerin kötü niyetle düzenledikleri genel kurul kararlarının iptali için açılan Bodrum 2. ASH Mahkemesinin 2006/395, 2007/74, 2008/309, ve 2010/270, 2012/498 E davalar hala sonuçlanmamıştır. Yargılamanın uzun sürmesi yöneticilerin keyfi davranışlarını sürdürmelerine neden olmaktadır. Her toplantıda uygulanamaz kararlarla üyeleri aldatmakta, bu toplantıları kendi usulsüzlüklerinin zamanaşımı bakımından değerlendirmektedirler.


2012 yılı faaliyetleriyle ilgili genel kurul toplantısı 30.06.2013 günü yapılmıştır. Düzenlenen gündem maddelerine bakıldığında davalının yetkili yönetim kurulu üyelerinin iyi niyetle hareket etmedikleri açıkça ortaya çıkmaktadır. Şöyle ki; Ekli (Ek 1) gündemin 11, 12 ve 13. maddeleri 2003 yılı faaliyetleriyle ilgili 2004 yılında yapılmış toplantının gündem maddeleridir. Bu maddelere ilişkin kararların tümü Bodrum 1. ASH Mahkemesinde (2004/496 E davada) görülmüş ve kararların tamamı mahkeme tarafından 2007/173 K sayılı kararla iptal edilmiştir.


Gündemin 11. maddesi şöyle başlamaktadır: “27 Haziran 2004 günlü 2003 yılının genel kurulunda alınan ve bu genel kurul toplantısının Bodrum 1.ASH Mahkemesi kararı ile iptal edilmesi nedeni ile o genel kurulda alınan kararlar olan ……………”


Bu girişten sonra  11. 12. ve 13 maddeler sıralanmakta ve hukuken yeniden alınamayacak bu kararların yeniden alınmasını istemektedirler. Ayrıca Kanuna karşı hile yapmak anlamına gelen bu gündem maddelerinin görüşülmeye açılması ve kabule zorlanması, mahkeme kararlarına direnmek anlamı taşımaktadır. Bundan başka daha sonra genel kurulun emriyle: taahhüdünü verilen ek sürelere rağmen zamanında yapmaması, inşaatları imar mevzuatına ve projesine aykırı ve ayıplı yapması, yani taahhütlerini yerine getirmemesi nedeniyle müteahhitle yapılmış sözleşmenin feshi ve haksız verilmiş gayrimenkullerin geri alınması için, müteahhit aleyhine, Bodrum 3.ASH.2006/160E dava açılmıştır. Bu davanın esası taahhütlerini yapamayan müteahhit firmayla olan sözleşmenin fesh edilmesi ve yaptığı imalatlar karşılığı kendisine ferağı yapılan gayrimenkullerin geri alım davasıdır.


Yöneticiler bu davayı genel kurulun kararı gereği zoraki açmak durumunda kalmışlardır. Ancak açılan davayı gereği gibi takip etmemişlerdir. Açılması gereken tarihten 9 ay sonra,  9/2006 yılında açılan davada haklarımız zamanında aranmadığı için dava halen derdesttir. Öyle ki dava dosyasına müteahhit tarafından sunulan sahte bilirkişi raporuna (ek 2) dahi itiraz etmemişlerdir. İtiraz etmemelerinin nedeni  müteahhit firma  yetkilisiyle yaptıkları menfaat birliğidir. 


2004 yılı genel kurulunda alınan kararları, dava sürerken uygulamaya koymuşlar, müteahhide usulsüz tapu devretmişler ve zimmet suçu işlemişlerdir.


Daha sonra müteahhidin inşaatları ayıplı ve imar mevzuatına aykırı yaptığı ve malzemeyi %40-45 eksik kullandığı ve yöneticilerin de bunlara göz yumduğu bilirkişi raporlarıyla ortaya çıkmıştır.  Suç işlemişlerdir. Haklarında görülen 2 ceza davasında, (Bodrum 1.ASCZ 2005/350E ve Bodrum 2.ASCZ 2004/368 E) sahte bilirkişi raporlarıyla beraat etmişler, ancak itirazımız üzerine temyizde kararlar bozulmuş fakat davalar zamanaşımından düşmüştür.


Fakat daha sonra mükerrer işlenen suçlar nedeniyle haklarında Görevi Kötüye Kullanmaktan yeniden dava açılmıştır. (Bodrum 1.SCZ 2012/558 E) Menfaat birliği yaptıkları müteahhit firma yetkilisi hakkında da TCK 184. maddeden  Bodrum 1. ASCZ Mahkemesinde 2012/824 E dava açılmış ve davalar derdesttir.


30.06.2013 tarihinde yapılan şudur: Bodrum 3.ASH mahkemesinde 2006/160 E davada müteahhit firmadan geri alınmasını dava ettiğimiz geyrimenkulleri, müteahhide yeniden vermek için gündeme madde koymuşlardır. Üyelere karar aldırmışlardır.


Bununla şunu demek istemektedirler. “Bakın, üyeler müteahhit firmaya ferağını yaptığımız bu gayrimenkulleri, müteahhide vermeye, bu gün de razıdırlar”.


Bu üyeleri kandırarak mümkün gibi görünebilir ama mümkün değildir. Çünkü üye kooperatifi zarara sokacak (kendi aleyhine) karar veremez. Butlandır. Yapılmış olan inşaatlar kal’i gereken yapılardır. İki ayrı bilirkişi gurubu iki ayrı raporla durumu tespit etmişlerdir. (Ek 3 ve 4)


Geçersizlik halleri bir genel kural olan 6098 sayılı TBK m. 27 (818 sayılı BK’nun 19-20) maddelerinde düzenlenmiştir.


“Bir GK kararı şekil ve usul bakımından geçerli olmakla beraber, konusu itibariyle BK m. 19 ve 20 hükümlerine aykırı ise, geçersizdir, yani hukuken hiç bir hüküm ifade etmez. Buna göre bir genel kurul kararı konusu bakımından, kamu düzenine, emredici hükümlere, ahlâk ve adaba, kişilik haklarına aykırı veya konusu bakımından imkânsız ise, geçersizdir. Diğer bir ifade ile, bu durumda GK kararı mevcut olmakla beraber, ölü doğmuştur. Belirtmek gerekir ki, yok sayılan karar veya geçersiz (batıl) bir karar arasında hukukî sonuç bakımından hiç bir fark yoktur; hukukî açıdan her ikisinin de baştan itibaren hiç bir etkisi ve hükmü yoktur. Fark sadece teoriktir; yoklukla malûl GK kararı “kurucu unsurları içermemesi” nedeniyle mevcut değildir; geçersiz GK kararı ise, mevcut olmakla birlikte “geçerlilik unsurlarını içermemesinden” dolayı ölü doğmuştur. Bu durumda, yok hükmündeki GK kararlarında olduğu gibi, geçersiz bir GK kararına karşı da, TTK m. 445’deki 3 aylık hak düşürücü süreye tâbi olmaksızın her zaman geçersizliğin tespiti davası açılabilir. Yargıç, GK kararının geçersiz olduğunu re’sen dikkate alır. Bu itibarla, teknik olarak geçersizliğin ileri sürülmesi bir def’i değil, itirazdır.” Prof. Dr. Hasan Pulaşlı, Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Öğretim Üyesi. Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2


Yargıtay 15. Hukuk Dairesi E:2002/6199 - K:2003/2461  içtihadına göre: Özet: “3194 Sayılı Yasanın 21. maddesi hükmü gereğince; 26. maddesindeki istisnalar hariç, tüm inşaatların yapımı, yerel yönetimlerin iznine tabidir. Aynı Kanunun 32. maddesi uyarınca da, ruhsat alınmadan yahut alınan ruhsata aykırı olarak yapılan yapı ve eklentileri, “kaçak” sayıldığından, yasal duruma getirilmesine olanak bulunmaması ya da verilen süre içinde ruhsata uygun hale getirilmemesi durumunda yerel yönetimlerce yıktırılır. Ayrıca, “kaçak yapı” yapılması “imar suçunu” oluşturduğundan İmar Yasasının 42. maddesi gereğince de ceza yaptırımı uygulanır. 2863 Sayılı Yasaya aykırı olarak yapı yapılması da, bu yasanın 65. maddesinde tanımlanan suçu oluşturur. Anılan bu yasa hükümleri, emredici hukuk kuralları olup, kamu düzeni gereği, yargılamanın her aşamasında mahkemece doğrudan gözetilmek gerekir. Bu sebeplerle ve Borçlar Kanununun 19/2 ve 20/2. maddeleri gereğince, yanlar arasındaki sözleşmenin inşaatın 6.katının yapımı ile ilgili kısımları batıldır. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca da, davacılar, Borçlar Yasasının 106. maddesine dayanarak batıl sözleşme kısmının ifasını ve buna bağlı gecikme tazminatının ödetilmesini isteyemezler. Açıklanan bu hususlar gözetilmeden; ( C ) Blok ( 6 ) nolu daire için gecikme yani kira tazminatı istemine ilişkin davanın reddi yerine, kabulüne karar verilmesi yanlış olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.”


Yukarıdaki makale ve Yargıtay kararı birlikte yorumlandığında görülecektir ki, ruhsat ve eklerine göre yapılmamış binaların yıkılması gerekmektedir. Yıkılması gereken binalar için bir bedel ödenmesini istemek ahlaki değildir. Şu anda verilmemesi gereken bedelin geri alım davası sürerken yapılmış hatayı tekrarlamaya çalışmak ya da yapılmış hatayı hata olmaktan çıkarmak ve bunun için genel kurul üyelerini hataya razı etmek ahlaki değildir. Ahlaka aykırıdır. Ve kötü niyeti ispatlamaktadır. Kooperatifin aleyhinedir. TBK 27.md. göre hükümsüzdür. Karşılıksız olarak kooperatifin mal varlığının eksilmesine neden olacak karar çıkartılmaya çalışılmaktadır. TTK 447. md. göre butlandır.


Kooperatif inşaatlarını yapmak durumunda olan müteahhitle menfaat birliği yapmış olan yönetimin kendilerini cezalardan ve sorumluluktan kurtarmak amacıyla kooperatifi bir kısır döngü içine soktuğu bu durumdan kötü niyetle hazırlanmış gündem maddelerine göre alınmış genel kurul kararlarından ancak ve ancak yöneticilerin kötü niyetli olduğuna kanaat getiren mahkemelerin kararları kurtaracaktır.


Gündemin diğer maddelerini ve alınan kararları incelediğimizde;

7 ve 8. maddelerde; Kooperatifin ne şekilde devam edeceğinin...... diye başlayan gündem maddesi tamamen üyeleri aldatma üzerine kurgulanmıştır. Çünkü Kooperatifin 2006/160 E davası karara bağlanmadan, kooperatifin tek başına arsalar üzerinde tasarrufa kalkması kooperatifi temerrüde düşürmüş olacağından ve davalı yükleniciye karşı sorumlu duruma düşeceğimizden yapılan oylama sonucunda „binaların kat karşılığı anahtar teslimi taamlattırılması 6 ret oyuna karşılık 19 oyla kabul edildi“ şeklinde alınan karar uygulanamaz bir karardır. Ancak yöneticiler bu kararı şubat 2014 te evleri bitireceklerine dair müteaahhit bulduklarını söyleyerek çıkarttılar. Akdin feshi için tek taraflı irade beyanı yeterli olmayıp yargılama gerekir. Akdin feshi için açılan 2006/160E davada yargılama bitmemiştir.


Bir başka aldatmaca bütçede kooperatifin alacakları konusudur. 2003 yılından bu yana talep edilmeyen aidat alacaklarının biriktirilmesi KK aykırıdır. Alacakların 10 ay taksitle tahsil edilmesi şeklinde alınan karar sorumluluk davasından kurtulma amacını taşımaktadır. Bu alacakların tahsili konusunda 10 yıldır bir faaliyet gösterilmemiştir. Kooperatifin borcu olmadığı beyan edilmiştir. 280 bin liraya yakın alacağı olduğu söylenmiştir. Ortalama olarak her üye yaklaşık 5.500.- TL kooperatife borçludur. O halde üyeler yersiz yere borçlandırılmıştır. 10 yıldır üyelerden gereğinden fazla aidat talep edilmiştir. Bu aidat alacakları, bugün üyeyi tehdit eder boyutlara ulaşmış ve üye, çıkarılma tehdidi ile istenen yönde oy potansiyeli haline getirilmiştir. Nitekim 9. maddede alınan karar icra tehdidi şeklindedir.


HUKUKİ KANITLAR            : İlgili Mevzuat,


KANITLAR                            :             Ek  1: 2013 yılı genel kurul toplantısı gündemi,

                                                          Ek  2: Bodrum 1.ASCZ:2005/350 dosyaya sunulan sahte bilirkişi raporu (İnş.bilirkişisi Ekrem Kılıç’ın raporu)

                                                 Ek 3:İnş. bilirkişileri Mehmet Nuri Demir ve arkadaşlarının Bodrum 3. ASH.2006/160 E davaya sundukları bilirkişi raporu.

                                                 Ek 4: İnş. bilirkişisi İ.Siret Bali’nin Bodrum Bodrum 1. SCZ.2012/920 D.İŞ dosyasına sunduğu bilirkişi raporu.

30.06.2013 tarihinde yapılan genel kurul toplantısı Gündemi, Genel kurul toplantı tutanakları, ekleri, hazirun cetveli, vekaletnameler, alacak listesi ve her türlü delil,

Bodrum 1.ASH.2004/496 E,

Bodrum 1.SCZ. 2012/558 E,

Bodrum 1. ASCZ. 2012/824 E,

Bodrum 1.ASCZ.2005/350 E,

Bodrum 2.ASCZ. 2004/368 E,

Bodrum 3.ASH. 2006/160E dava dosyaları.


SONUÇ VE İSTEM          : Kooperatif yönetim kurulu 2003 yılından bu yana kötü niyetli davranışlarını sürdürmektedir ve Kooperatifler Kanununa aykırı davranmaktadırlar. Bunu 10 yıldan beri müteahhit firma yetkilisiyle yapmış oldukları (başkanın menfaat birliği yaptığı) işbirliğinin oluşturduğu suçları ve sorumluluklarının zaman aşımına taşınması amacıyla yaptıkları tartışmasız hale gelmiştir. Sayısal olarak güçsüz kalan ve mevzuatı bilmeyen üyelerin aldatılması nedeniyle gelinen durumdan genel kurul kararlarının makemelerce iptal edilmesiyle kurtulanacaktır.


DAVANIN kabulü ve giderlerin karşı yana yüklenmesini müvekkillerim adına talep ederim.







Av. Mürüvet Yılmaz

Davacılar vekili