BODRUM 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE
DOSYA NO : 2013/538 E
DAVACILAR : 1- Mehmet Kadri Korkmaz (49399054676)
2- Ayşe Semra korkmaz
3- Nihan Korkmaz
4- Zübeyde Yılmaz
5- Ali Yılmaz
Türkkuyusu Mah. Turgutreis Mah. Keleş Çıkmazı 6/2 Bodrum
Vekili : Av. Mürüvet Yılmaz
Külcü Sok. 55 Kat: 1 D: 1 Bodrum
DAVALI : S.S.Gümüşlük Burçin Konut Yapı
Kooperatifi
Gümüşlük, Karakaya Köyü, Samanlık Mevkii Bodrum
Haberleşme ADRESİ: Çankaya 1362 Sok. 18/409 Konak-İZMİR
T.KONUSU :
İyi niyet esaslarına aykırı düzenlenmiş toplantıda alınan
kararların iptali istemidir.
AÇIKLAMALAR :
DAVALILARIN
İYİ NİYETLİ OLMADIKLARINI KANITLAYAN BELGE: GÜNDEM
Davalılar yargılamanın uzun sürmesinden yararlanarak kötü niyetlerini
sürdürmektedirler. Yöneticilerin kötü niyetle düzenledikleri genel kurul
kararlarının iptali için açılan Bodrum 2. ASH Mahkemesinin 2006/395, 2007/74,
2008/309, ve 2010/270, 2012/498 E davalar hala sonuçlanmamıştır. Yargılamanın
uzun sürmesi yöneticilerin keyfi davranışlarını sürdürmelerine neden
olmaktadır. Her toplantıda uygulanamaz kararlarla üyeleri aldatmakta, bu
toplantıları kendi usulsüzlüklerinin zamanaşımı bakımından
değerlendirmektedirler.
2012 yılı faaliyetleriyle ilgili genel kurul toplantısı
30.06.2013 günü yapılmıştır. Düzenlenen gündem maddelerine bakıldığında
davalının yetkili yönetim kurulu üyelerinin iyi niyetle hareket
etmedikleri açıkça ortaya çıkmaktadır. Şöyle ki; Ekli (Ek 1) gündemin 11, 12 ve
13. maddeleri 2003 yılı faaliyetleriyle ilgili 2004 yılında yapılmış
toplantının gündem maddeleridir. Bu maddelere ilişkin kararların tümü Bodrum 1. ASH Mahkemesinde (2004/496 E davada) görülmüş ve
kararların tamamı mahkeme tarafından 2007/173 K sayılı kararla iptal
edilmiştir.
Gündemin 11. maddesi şöyle başlamaktadır: “27
Haziran 2004 günlü 2003 yılının genel kurulunda alınan ve bu genel kurul
toplantısının Bodrum 1.ASH Mahkemesi kararı ile iptal edilmesi nedeni ile o
genel kurulda alınan kararlar olan ……………”
Bu girişten sonra 11. 12. ve 13 maddeler sıralanmakta ve
hukuken yeniden alınamayacak bu kararların yeniden alınmasını istemektedirler.
Ayrıca Kanuna karşı hile yapmak anlamına gelen bu gündem maddelerinin görüşülmeye
açılması ve kabule zorlanması, mahkeme kararlarına direnmek anlamı
taşımaktadır. Bundan başka daha sonra genel kurulun emriyle: taahhüdünü verilen
ek sürelere rağmen zamanında yapmaması, inşaatları imar mevzuatına ve projesine aykırı ve ayıplı yapması, yani taahhütlerini yerine getirmemesi nedeniyle
müteahhitle yapılmış sözleşmenin feshi ve haksız verilmiş gayrimenkullerin geri
alınması için, müteahhit aleyhine, Bodrum 3.ASH.2006/160E dava açılmıştır. Bu
davanın esası taahhütlerini yapamayan müteahhit firmayla olan sözleşmenin fesh
edilmesi ve yaptığı imalatlar karşılığı kendisine ferağı yapılan
gayrimenkullerin geri alım davasıdır.
Yöneticiler bu davayı genel kurulun
kararı gereği zoraki açmak durumunda kalmışlardır. Ancak açılan davayı gereği
gibi takip etmemişlerdir. Açılması gereken tarihten 9 ay sonra, 9/2006 yılında açılan davada haklarımız
zamanında aranmadığı için dava halen derdesttir. Öyle ki dava dosyasına
müteahhit tarafından sunulan sahte bilirkişi raporuna (ek 2) dahi itiraz
etmemişlerdir. İtiraz etmemelerinin nedeni
müteahhit firma yetkilisiyle
yaptıkları menfaat birliğidir.
2004 yılı genel kurulunda alınan kararları, dava sürerken
uygulamaya koymuşlar, müteahhide usulsüz tapu devretmişler ve zimmet suçu işlemişlerdir.
Daha sonra müteahhidin inşaatları ayıplı
ve imar mevzuatına aykırı yaptığı ve malzemeyi %40-45 eksik kullandığı ve
yöneticilerin de bunlara göz yumduğu bilirkişi raporlarıyla ortaya çıkmıştır. Suç işlemişlerdir. Haklarında görülen 2 ceza
davasında, (Bodrum 1.ASCZ 2005/350E ve Bodrum 2.ASCZ 2004/368 E) sahte bilirkişi
raporlarıyla beraat etmişler, ancak itirazımız
üzerine temyizde kararlar bozulmuş fakat davalar zamanaşımından düşmüştür.
Fakat daha sonra mükerrer işlenen suçlar nedeniyle
haklarında Görevi Kötüye Kullanmaktan yeniden dava açılmıştır. (Bodrum 1.SCZ
2012/558 E) Menfaat birliği yaptıkları müteahhit firma yetkilisi hakkında da
TCK 184. maddeden Bodrum 1. ASCZ
Mahkemesinde 2012/824 E dava açılmış ve davalar derdesttir.
30.06.2013 tarihinde yapılan şudur:
Bodrum 3.ASH mahkemesinde 2006/160 E davada müteahhit firmadan geri alınmasını
dava ettiğimiz geyrimenkulleri, müteahhide yeniden vermek için gündeme madde
koymuşlardır. Üyelere karar aldırmışlardır.
Bununla şunu demek istemektedirler. “Bakın, üyeler
müteahhit firmaya ferağını yaptığımız bu gayrimenkulleri, müteahhide vermeye,
bu gün de razıdırlar”.
Bu üyeleri kandırarak mümkün gibi görünebilir ama mümkün
değildir. Çünkü üye kooperatifi zarara sokacak
(kendi aleyhine) karar veremez. Butlandır. Yapılmış olan inşaatlar kal’i gereken
yapılardır. İki ayrı bilirkişi gurubu iki ayrı raporla durumu tespit
etmişlerdir. (Ek 3 ve
4)
Geçersizlik halleri bir genel kural olan 6098 sayılı TBK m.
27 (818 sayılı BK’nun 19-20) maddelerinde düzenlenmiştir.
“Bir GK kararı şekil ve usul bakımından geçerli olmakla
beraber, konusu itibariyle BK m. 19 ve 20 hükümlerine aykırı ise, geçersizdir,
yani hukuken hiç bir hüküm ifade etmez. Buna göre bir genel kurul kararı konusu
bakımından, kamu düzenine, emredici hükümlere, ahlâk ve adaba, kişilik haklarına
aykırı veya konusu bakımından imkânsız ise, geçersizdir. Diğer bir ifade ile, bu durumda GK kararı mevcut olmakla
beraber, ölü doğmuştur. Belirtmek gerekir ki, yok sayılan karar veya
geçersiz (batıl) bir karar arasında hukukî sonuç bakımından hiç bir fark
yoktur; hukukî açıdan her ikisinin de baştan itibaren hiç bir etkisi ve hükmü
yoktur. Fark sadece teoriktir; yoklukla malûl GK kararı “kurucu
unsurları içermemesi” nedeniyle mevcut değildir; geçersiz GK kararı ise, mevcut
olmakla birlikte “geçerlilik unsurlarını içermemesinden” dolayı ölü doğmuştur. Bu
durumda, yok hükmündeki GK kararlarında olduğu gibi, geçersiz bir GK kararına
karşı da, TTK m. 445’deki 3 aylık hak düşürücü süreye tâbi olmaksızın her zaman
geçersizliğin tespiti davası açılabilir. Yargıç, GK kararının geçersiz olduğunu
re’sen dikkate alır. Bu itibarla, teknik olarak geçersizliğin ileri sürülmesi
bir def’i değil, itirazdır.” Prof. Dr. Hasan Pulaşlı, Başkent
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Öğretim Üyesi. Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013,
Sa. 1-2
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi
E:2002/6199 - K:2003/2461 içtihadına göre: Özet: “3194 Sayılı Yasanın 21.
maddesi hükmü gereğince; 26. maddesindeki istisnalar hariç, tüm inşaatların
yapımı, yerel yönetimlerin iznine tabidir. Aynı Kanunun 32. maddesi uyarınca
da, ruhsat alınmadan yahut alınan ruhsata aykırı olarak yapılan yapı ve
eklentileri, “kaçak” sayıldığından, yasal duruma getirilmesine olanak
bulunmaması ya da verilen süre içinde ruhsata uygun hale getirilmemesi
durumunda yerel yönetimlerce yıktırılır. Ayrıca, “kaçak yapı” yapılması “imar
suçunu” oluşturduğundan İmar Yasasının 42. maddesi gereğince de ceza yaptırımı
uygulanır. 2863 Sayılı Yasaya aykırı olarak yapı yapılması da, bu yasanın 65.
maddesinde tanımlanan suçu oluşturur. Anılan bu yasa hükümleri, emredici hukuk
kuralları olup, kamu düzeni gereği, yargılamanın her aşamasında mahkemece
doğrudan gözetilmek gerekir. Bu sebeplerle ve Borçlar Kanununun 19/2 ve 20/2.
maddeleri gereğince, yanlar arasındaki sözleşmenin inşaatın 6.katının yapımı
ile ilgili kısımları batıldır. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca da,
davacılar, Borçlar Yasasının 106. maddesine dayanarak batıl sözleşme kısmının
ifasını ve buna bağlı gecikme tazminatının ödetilmesini isteyemezler. Açıklanan
bu hususlar gözetilmeden; ( C ) Blok ( 6 ) nolu daire için gecikme yani kira
tazminatı istemine ilişkin davanın reddi yerine, kabulüne karar verilmesi
yanlış olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.”
Yukarıdaki makale ve Yargıtay
kararı birlikte yorumlandığında görülecektir ki, ruhsat ve eklerine göre
yapılmamış binaların yıkılması gerekmektedir. Yıkılması gereken binalar için
bir bedel ödenmesini istemek ahlaki değildir. Şu anda verilmemesi gereken bedelin
geri alım davası sürerken yapılmış hatayı tekrarlamaya çalışmak ya da yapılmış
hatayı hata olmaktan çıkarmak ve bunun için genel kurul üyelerini hataya razı
etmek ahlaki değildir. Ahlaka aykırıdır. Ve kötü
niyeti ispatlamaktadır. Kooperatifin aleyhinedir. TBK 27.md. göre hükümsüzdür.
Karşılıksız olarak kooperatifin mal varlığının eksilmesine neden olacak karar
çıkartılmaya çalışılmaktadır. TTK 447. md.
göre butlandır.
Kooperatif inşaatlarını yapmak
durumunda olan müteahhitle menfaat birliği yapmış olan yönetimin kendilerini
cezalardan ve sorumluluktan kurtarmak amacıyla kooperatifi bir kısır döngü
içine soktuğu bu durumdan kötü niyetle hazırlanmış gündem maddelerine göre
alınmış genel kurul kararlarından ancak ve ancak yöneticilerin kötü niyetli
olduğuna kanaat getiren mahkemelerin kararları kurtaracaktır.
Gündemin diğer maddelerini ve
alınan kararları incelediğimizde;
7 ve 8. maddelerde;
Kooperatifin ne şekilde devam edeceğinin...... diye başlayan gündem maddesi tamamen
üyeleri aldatma üzerine kurgulanmıştır. Çünkü Kooperatifin 2006/160 E davası
karara bağlanmadan, kooperatifin tek başına arsalar
üzerinde tasarrufa kalkması kooperatifi temerrüde düşürmüş olacağından ve davalı yükleniciye karşı sorumlu duruma düşeceğimizden yapılan oylama sonucunda „binaların kat karşılığı anahtar teslimi taamlattırılması
6 ret oyuna karşılık 19 oyla kabul edildi“ şeklinde alınan karar uygulanamaz
bir karardır. Ancak
yöneticiler bu kararı şubat 2014 te evleri bitireceklerine dair müteaahhit
bulduklarını söyleyerek çıkarttılar. Akdin feshi
için tek taraflı irade beyanı yeterli olmayıp yargılama gerekir. Akdin feshi
için açılan 2006/160E davada yargılama bitmemiştir.
Bir başka
aldatmaca bütçede kooperatifin alacakları konusudur. 2003 yılından bu yana talep edilmeyen aidat alacaklarının
biriktirilmesi KK aykırıdır. Alacakların 10 ay taksitle tahsil edilmesi
şeklinde alınan karar sorumluluk davasından kurtulma amacını taşımaktadır. Bu
alacakların tahsili konusunda 10 yıldır bir faaliyet gösterilmemiştir.
Kooperatifin borcu olmadığı beyan edilmiştir. 280 bin liraya yakın alacağı
olduğu söylenmiştir. Ortalama olarak her üye yaklaşık 5.500.- TL kooperatife
borçludur. O halde üyeler yersiz yere borçlandırılmıştır. 10 yıldır üyelerden
gereğinden fazla aidat talep edilmiştir. Bu aidat alacakları, bugün üyeyi
tehdit eder boyutlara ulaşmış ve üye, çıkarılma tehdidi ile istenen yönde oy potansiyeli
haline getirilmiştir. Nitekim 9. maddede alınan karar icra tehdidi şeklindedir.
HUKUKİ KANITLAR :
İlgili Mevzuat,
KANITLAR : Ek
1: 2013 yılı genel kurul toplantısı gündemi,
Ek 2: Bodrum 1.ASCZ:2005/350 dosyaya sunulan
sahte bilirkişi raporu (İnş.bilirkişisi Ekrem Kılıç’ın raporu)
Ek 3:İnş. bilirkişileri Mehmet Nuri
Demir ve arkadaşlarının Bodrum 3. ASH.2006/160 E davaya sundukları bilirkişi
raporu.
Ek 4: İnş. bilirkişisi İ.Siret Bali’nin
Bodrum Bodrum 1. SCZ.2012/920 D.İŞ dosyasına sunduğu bilirkişi raporu.
30.06.2013
tarihinde yapılan genel kurul toplantısı Gündemi, Genel kurul toplantı
tutanakları, ekleri, hazirun cetveli, vekaletnameler, alacak listesi ve her
türlü delil,
Bodrum
1.ASH.2004/496 E,
Bodrum
1.SCZ. 2012/558 E,
Bodrum 1.
ASCZ. 2012/824 E,
Bodrum
1.ASCZ.2005/350 E,
Bodrum
2.ASCZ. 2004/368 E,
Bodrum
3.ASH. 2006/160E dava dosyaları.
SONUÇ VE
İSTEM :
Kooperatif yönetim kurulu 2003 yılından bu yana kötü niyetli davranışlarını
sürdürmektedir ve Kooperatifler Kanununa aykırı davranmaktadırlar. Bunu 10
yıldan beri müteahhit firma yetkilisiyle yapmış oldukları (başkanın menfaat
birliği yaptığı) işbirliğinin oluşturduğu suçları ve sorumluluklarının zaman
aşımına taşınması amacıyla yaptıkları tartışmasız hale gelmiştir. Sayısal
olarak güçsüz kalan ve mevzuatı bilmeyen üyelerin aldatılması nedeniyle gelinen
durumdan genel kurul kararlarının makemelerce iptal edilmesiyle
kurtulanacaktır.
DAVANIN kabulü ve giderlerin karşı
yana yüklenmesini müvekkillerim adına talep ederim.
Av. Mürüvet Yılmaz
Davacılar vekili