12 Aralık 2009 Cumartesi

BİR KOOPERATİF HİKAYESİ



BODRUM 1. SULH CEZA MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE


ESAS NO : 2009/662
DAVACI : K.H.
SANIK : MEHMET KADRİ KORKMAZ (49399054676)
               Albatros Sitesi 77 Bodrum / Muğla
MÜŞTEKİ : A. S. Y.
                   .............................................. / İstanbul
SUÇ : Hakaret
SUÇ TARİHİ : 09/10/20007
T.Konusu : 21.10.2009 tarihli duruşmada verilen karar gereğince İddanameye karşı savunmamdır.



İddianemedeki suçlamaya ilişkin madde:
Madde 125 - (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.
3) Hakaret suçunun;
a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
işlenmesi hâlinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.


GİRİŞ
İddianameye göre soruşturmayı yapan C.Savcısının vicdanında TCK 125/1-3a maddesi fıkralarına göre hakaret suçunu işlediğim kanaati hasıl olmuştur. Bu tamamen yanlış bir kanaattir. C.Savcılığının Maddi Gerçeği bulmak yönünde yeterli araştırma yapmadan vermiş olduğu bir karardır. Ayrıca hakaret olarak kabul edilen ifadelerimin devam eden bir dava içerisinde mahkeme heyetine yazılı olarak sunulduğu, TCK 128. maddesi gereğince iddia ve savunma dokunulmazlığı çerçevesinde kaldığı, düşünülmeden yalnızca devam eden dosya içeriğine göre değil, yalnızca 08.10.2007 tarihinde mahkemeye sunmuş olduğum bir ifadeye dayanarak bu kanaate varmıştır. Bu kanaate varırken şikayetçinin avukat olmasının etkili olduğu görüş ve kanatindeyim. Zira avukatın şahsıma yaptığı hakaretlerini (1.ASH.2004/496 E, 2005/131 E, 2005/611 ve 3.ASCZ 2005/880 E) hakim ve savcılar, karşı şahsın avukat olmasından dolayı ya görmezden gelmişlerdir. enim yaptığım şikayeti hemen TCK 128. maddesi gereğince devam eden davada iddia ve savunma dokunulmazlığı gerekçesiyle takipsizlikle sonuçlandırmışlardır.(Hz.2008/10432). Ayrıca bu soruşturmayı yapan C. Savcısı Maddi gerçeği bulmak için yeterli araştırma yapmayan bir savcıdır. Daha önce de devam eden davada ( 1.ASCZ. 2005/350 E dava dosyasında mahkemeyi yanıltmak üzere hazırlanmış bilirkişleri şikayetimiz üzerine yeterli inceleme yapmadan takipsizlik kararı veren bir savcıdır. Öyle ki: şikayetimiz üzerine beton kalınlığının (yani sıvasız) 25 cm. olması gereken kolonların şikayet edilen kişi tarafından “ben ölçümlerimde sıvasının bitmiş vaziyette (yani sıvasıyla beraber), kolonların 25 cm olduğunu tespit ettim” itirafına rağmen haklılığımızı görmezden gelmiş ve hem bu davanın hazırlık soruşturmasında hemde bizim şikayetçi olduğumuz 2008/2579 soruşturma dosyasında taraflı olmuştur.


Yani savcı devam eden dava sırasında ortaya koyduğumuz maddi gerçekleri iddia ve savunma dokunulmazlığı içinde görmeyerek, kendisi de maddi gerçeklere ulaşmak için yeterli araştırmayı yapmadığından, şikayetçinin de avukat olmasının verdiği ayrıcalıkla hakkımızda kovuşturma yapılması konusunda iddianame hazırlamıştır. Oysa savunma çerçevesi içinde ortaya koyduğumuz; MADDİ GERÇEKLERDİR.


AÇIKLAMALAR: 1- Şikayetçi A. S. Y. ile aynı kooperatifin ortaklarıyız. Şikayetçinin de belirttiği gibi birkaç dönem kooperatif yönetim kurulu başkanlığı yaptım.


2 – Başkanlığım sırasında Şatıroğlu Limited Şirketiyle Konut inşaatlarımızı yaptırmak amacıyla kooperatif yönetim kurulu yetkilileri olarak “Kat Karşılığı İnşaat ve Satış Vaadi Sözleşmesi” imzaladık. Şatıroğlu Limited şirketinin taahhüdünü yerine getiremeyeceğini anlayınca yönetimdeki görevimi 29.06.2003 tarihinde kendi isteğimle bıraktım. Denetim kurulu üyeliğine seçildim.


3- Yönetimi, sonradan bir çete gibi hareket eden  O. N. A., V. O., F. H., Avukat A. S.Y., H. K., B. T. ve F. Ç.’dan bir grubun devraldığını gördüm. Tabi bunu hemen anlamadım. 29.06.2009 tarihinde yönetime gelen O. N. A., V. O., F. H. adlı kişilerin düzenlediği ilk genel kurul toplantısında bu ortaya çıktı.


4- Denetici olduğum dönem sonunda 27.06.2004 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına gelinceye kadar müteahhidin yaptığı tüm inşaatları, ayıplı yaptığını tespit ettim. Bunu toplantıda denetici olarak denetim raporumda belirttim. Yönetim ve yukarıda belirttiğim ekip tarafından hakarete uğradım. Müteahhide tapu devretmek üzere karar çıkartmak için art niyetli düzenlenmiş bu toplantıda şikayetçi Av. A. S.Y. Toplantıyı yöneten divan başkanı idi. Toplantıyı hangi amaçlarla yönettiğini kanatimce belgeler açıkça gösterecektir.


5- Art niyetle düzenlenmiş bu toplantıda 3. maddede isimlerini sıraladığımız söz konusu gurup sahte belge hazırlamış, Belgenin altına sahte imzalar atmış ve adına sahte imza atılanlar bu imzaları (kendilerine noter aracılığıyla ihbarımıza rağmen) kabullenerek suça iştirak etmişlerdir.


6- Bu toplantıda alınan kararların iptali için tarafımdan dava açılmıştır. (1.ASH. 2004/496E 2007/ 173 K ) Bu davanın kooperatif vekili olarak avukatlığını  A. S. Y. üstlenmiştir. Dava kabul edilmiş ve tüm kararlar iptal edilmiştir.


7- Aynı zamanda hazırlanan sahte belge nedeniyle savcılığa tarafımdan suç duyurusunda bulunulmuş, sahte belgeyi hazırlayanlar ve sahte belgeye sahte imza atanlar şikayet edilmiştir. (Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığı Hz.2004/9375)


8- Bu toplantıda divan başkanlığı yapan A. S. Y. sahte belgeyi hazırlayanları korumak için yalancı tanıklık yaparak belge altındaki imzaların sahte olmadığını imzaların sahipleri tarafından atıldığını söylemiştir.


9- Sahte belge İl Sanayi ve Ticaret Müdürlüğünü yanıltmış ve sahte belgeye inanarak toplantının usul ve yasalara uygun yapıldığını ifade eden, karaların tescil edilmesine yarayan belgeyi sahtecilere vermişlerdir. Dolayısıyla sahte belge amaçlanan sonucu sağlamıştır.


10- Ayrıca tarafımdan, inşaatların ayıplı yapılmasına göz yuman yöneticiler hakkında yapmış olduğum şikayetler nedeniyle yöneticler O. N. A., V O., F. H. haklarında kovuşturma ( 2. ASCZ. 2004/368 E, 2005/254 E, 2005/92 E ) başlamıştır.


11- Bu şikayetlerim üzerine bu gurup tarafından tehdit edildim. Şikayetlerimden ve açmış olduğum iptal davasından vazgeçmezsem hakkımda zimmet ve görevi kötüye kullanmaktan şahsımı şikayet edeceklerini söylediler. İstedikleri cevabı alamayınca da önce hakkımda icra takibi başlattılar.


1- 20.04.2004 tarihinde Bodrum 1.İcra Müdürlüğü 2004/341 takip dosyasını,


2- 24.11.2004 tarihinde Bodrum 2.İcra Müdürlüğü 2004/2518 takip dosyasını,


tebellüğ ettim. İtirazlarım sonucu dosyalar; 1.ASH.2005/611 ve 2005/131 dava dosyalarına dönüştü. Davalar reddedildi. ( 22.03.2007 T. 2007/175 K. ve 2007/174 K) Davaların avukatlığını A. S. Y. üstlendi.


Bu davalar sürerken iftira dolu şikayeleri nedeniyle şahsım hakkında Cumhuriyet Savcılığının:


1. 2005/1629 Hz. dosyası ile Görevi Kötüye Kullanma, Vazifeyi Suistimal ve Zimmet suçlamasıyla A. S. Y. ve O. N. A. tarafından 15.04.2005 tarihinde,


2. 2005/1637 Hz. dosyası ile Kooperatifler Kanununa Muhalefet, Görevi Kötüye Kullanma, Vazifeyi Suistimal suçlamasıyla B. T., V. O. tarafından 15.04.2005 tarihinde,


3. 2005/1639 Hz. dosyası ile Kooperatif vekili olarak yönetim kurulu ( O. N. A., V. O., F. H.) adına Av. A. S. Y. tarafından Kooperatifler Kanunun 59. maddesine muhalefet suçlamasıyla 05.04.2005 tarihli 15.04.2005 tarihinde C.Savcılığına verilen dilekçelerle soruşturma dosyaları açıldı.


Dosyalar 2005/1629 dosyada birleşti. Yetersiz bilirkişi raporuna istinaden 2005/880 E kovuşturma dosyasına dönüştü. Bu davanın avukatlığını da A. S. Y. üstlendi. Dava halen derdesttir.


Sayın mahkemeye arz ederim ki, bu davanın öncesinde açılan ve sonrasında açılacak tüm davalar; kooperatif üyelerini aldatanlarla bu yalan ve aldatmalara karşı haklarını korumaya çalışan azınlık üyelerin mücadelesidir. Bu dava süreci 29.06.2003 tarihinde başlamış halen devam etmektedir. Açılan bütün davalar bu çete gibi hareket eden gurup ile bunlara karşı duranların mücadelesinin cüzleridir.


Kooperatif üyelerini aldatan bu gurup yukarıda isimlerini saydığım O. N. A., V. O., F. H., H. K., B. T., F. Ç. ve Avukat A. S. Y.’dan oluşmaktadır.


Sözkonusu ekipten O. N. A., V. O., F. H., B. T. ve A. S. Y. çeşitli iftiralarla hakımda şikayetlerde bulundular. Bu şikayetler açmış olduğum genel kurul toplantı iptal davası ile haklarında açılan ceza davalarına nispet olarak yapılmıştır.


Bütün bu çabaları hukuken bir şey elde etmek üzere kurulmamıştı. Amaçları beni üyeler nezdinde şüpheli duruma düşürmekti. İçinde bulundukları durumu bu kurgularıyla dengelemişlerdi. Bütün amaç buydu. Ve başardılar. Ancak ayrı dilekçelerle birlikte yaptıkları bu şikayetler onların çete kurmuş olduklarını ispat ediyordu.


Açmış oldukları davalarda iftiralar attılar, hakaretler ettiler. Tabi otuz sene avukatlık tecrübesiyle tereyağından kıl çeker gibi işin içinden çıkmaya çalıştılar. Bu taktik çabaların başarısı için her şey (yalan, iftira ve sahtecilik ve yalancı tanıklık) yapılabilirdi. Yaptılar.


Aslında çete 2003 yılı haziran ayında tekamül etmiş, 2004 yılı haziran ayında işbirliği doruk noktasına çıkmıştı. Ancak bu doruk noktada olayın heyacanıyla yanlışlar yapmışlardı. 2003 toplantısında üyeleri 8 binalık arsanın devredilmesine razı etmişler, ve hızla 8 bina yani 16 konutluk tapu devretmişlerdi. Ancak 2004 toplantısına kadar müteahhit genede sözünü tutamamış, ayrıca yapmış olduğu binaları da ayıplı yapmış ve genel kurulda ayıplar ortaya çıkmıştı ama buna rağmen müteahhit haketmediği tapulardan istiyordu.


İşte bu nedenle üyeleri oyuna getirmek ve yeniden tapu devirleri yapabilecek karalar çıkarmak gerekiyordu. Bunun için Kooperatifler Kanuna aykırı toplantı düzenlediler. Gündemde olmadığı halde tapu devirleri kararları çıkardılar. Toplatının kanuna uygun yapıldığının ispatı için sahte belge hazırladılar, altına sahte imzalar attılar. Toplantıda divan başkanlığı yapan avukat sahte imzacıları korudu. Yalan beyanda bulundu. (Hz.2004/9375) Savcı A. Acar tanığın avukat kimliğine inandı, gerekçe uydurdu ve takipsizlik kararı verdi. Karara itirazımız reddedildi.  Belge tarafımızdan özel bilirkişiye inceletildi. Belgenin sahte olduğu belgelendi. Şikayet tarafımızdan yenilendi. (Hz. 2005/6364). Nedense Savcı R. Çanta maddi gerçeği görmezden geldi. Yeterli araştırma yapmadı. Oysa deliller gözünün önündeydi. Tanıkların tamamının ifadesini almadı ve takipsizlik kararı verdi. Ama dosyayı 29.11.2007 tarihine kadar süründürdü. Suçun işlendiği 28.06.2004 tarihinden takipsizlik kararının neticelenmesi 3 yıl 5 ay sürmüştü. Karar tarafımdan KYB isteğiyle Yargıtay Başsavcılığına gönderilmesi talebiyle Adalet Bakanlığına gönderildi. 18 ay sonra Yargıtay 11. Ceza Dairesi kararı bozdu ve “müteakip işlemlerin 5271 sayılı CMK da gözetilerek mahallinde yerine getirilmesine” kararıyla dosyayı Yargıtay C.Başsavcılığına iade etti. Soruşturma yeniden başladı. (Hz. 2009/8144) Bu gün Suçun işlendiği tarihten 5 yıl 6 ay geçmiş durumdadır.


Bu mücadelenin cüzleri olan bu davaları ve deliller bölümünde yazmakla beraber şimdi bu davanın kaynağını teşkil edn 3.ASCZ 2005/880 E dosyadan, yapılan hakaretlere göz atalım.


DEVAM EDECEK

1 yorum:

Göktürk dedi ki...

TTKD üyesi Cihan Cangüzel,
Devre tatil satıcısı Gökkuşağını
mahkemede Nasıl Devirdi?
İşte karar:
*Bu davanın dilekçesini TTKD avukatları yazdı.
Üye mahkemeyi bizzat kendisi sürdürdü.Örnektir.

T.C. İSTANBUL 6. TÜKETİCİ MAHKEMESİ
ESAS NO : 2005/156 Esas
KARAR NO : 2008/137

HAKİM : ESMA CÖMERT 35155

KATİP : ZEYNEP ARAÇ HİRİK 103357

DAVACI : CİHAN CANGÜZEL – Prof.Muammer Aksoy Caddesi,Askeri Lojmanları,

Saban Apt.Kat.2 D.4 Zeytinburnu/İSTANBUL

DAVALI : GÖKKUŞAĞI TURİZM EĞİTİM ve YATIRIM TİCARET SAN.LTD.ŞTİ .

Rabat Sokak No:27/7 Gaziosmanpaşa/ANKARA

DAVA : Ayıplı Hizmet

DAVA TARİHİ : 01/12/2005

KARAR TARİHİ : 11/03/2008

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememize açılan ayıplı hizmet ile ilgili olarak

mahkememizce yapılan açık yargılaması sonucunda dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı 01/12/2005 tarihli dava dilekçesi ile davalı şirketten 5 yıllık birer hafta Bodrum'da

devre mülk satın aldığını tesisin taahhüt edilen tarihte inşaatının bitmediğinin bunun üzerine sözleşmeyi fesh ederek bedelin iadesinin talep ettikleri halde herhangi bir ödeme yapılmadığını öne sürerek gereğinin yapılmasını talep ve dava etmiştir.

Davalı 31/01/2006 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı ile aralarında herhangi bir Sözleşme ilişkisi kurulmadığını, söz konusu sözleşmenin kendileri tarafından imzalanmadığını, imzanın şirketi temsili yetkili kişilere ait olmadığını, davacı tarafından kendilerine yapılmış herhangi bir ödemenin bir sözleşme ilişkisi kurulmadığından dolayı mevcut olmadığını belirterek açılan davanın reddini istemiştir.

Zeytinburnu İlçe Tüketici Sorunları Hakem Heyeti dosyasının incelenmesinde; davacının aynı talepteki başvurusu üzerine talebin kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından 5 yıllık Club Üyelik sözleşmesi ödeme belgeleri ve hediye tatil Rezervasyon formu ibraz edilmiş bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Toplanan deliller, sözleşme, ödeme belgeleri, hakem heyeti dosyası ve tüm dosya içeriğinden

taraflar arasında devre tatil sözleşmesi imzalandığı anlaşılmıştır.Davalı vekili tarafından davacı ile sözleşme ilişkisi bulunmadığı savunulmuş ise de davalı şirket ünvanı, dava konusu sözleşme ve diğer belgelerde yer aldığı şekilde kullanılmış olması, senetlerde yer alan sözleşme dışı ünvan ile davalı vekili dilekçesi ve vekaletnamesindeki ünvanın benzerliği, davalı şirketin aynı sermaye ve yönetim birliği içindeki şirketten biri olduğu anlaşılmakla bu savunmaya itibar edilmemiştir.Devre tatil sözleşmesinde devre tatil hakkının hangi hafta kullanılacağı ve cayma hakkına ilişkin bir düzenleme yer almamıştır.

ayrıca davacı belirlenen dönemde tesis yararlanmaya hazır olarak bulundurulmamıştır; bu nedenle davacının sözleşmesinin feshi ile ödediği bedelin iadesi talebi yasaya uygun olup davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM :

1-Davanın kabulü ile 1.000 USD ve 234,00 YTL.'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile

davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,

2-Harçlar kanunu gereğince 79,40 YTL. Harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,

3-Davacı tarafından yapılan toplam 289,80 YTL. Yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dair kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere davacı Cihan Cangüzel'in yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

11/03/2008

Katip 103357 Hakim 35155